Şişmanlık günümüzde giderek artış gösteren salgın bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Şişmanlık; insülin direnci, şeker hastalığı, hipertansiyon, koroner kalp hastalığı, kalp yetmezliği, safra kesesi hastalıkları, uyku apnesi, solunum yolu problemleri ile birçok kanser çeşidi ile seyreden sağlık sorunları arasındadır. Son çalışmalar vücut ağırlığının %5-10’luk kaybının yukarıda sayılan tablolarda iyileşme yarattığı yönündedir.
Şişmanlık için tedavi planlanırken bireyin vücut yağ oranı, şişmanlığa bağlı bir sağlık sorununa sahip olup olmadığı gibi önemli veriler uygulanacak olan tedavi için önem arz etmektedir. Multidisipliner bir tedavi ekibi içerisinde diyetisyen beslenme alışkanlıkları ile ilgili sorumlu olan kişidir.
Dünyada bir çok kişi ağırlığını kaybetmek veya ağırlığını korumak için çabalar göstermektedir. Bireyler ne yazıkki hızlı kilo kaybetmeni yolları ile daha yakından ilgilenmektedir. Şişman sayısı arttık sonra, diyet ve beslenme üzerindeki kitap sayısıda dramatik olarak artış göstermektedir.
Şişmanlığın tedavisinde beslenme tedavisinin amacı; vücut ağırlığını arzu edilen düzeye indirmek için bireyin bütün gereksinimlerini yeterli ve dengeli bir şekilde karşılayan diyetle tedavisini planlamaktadır. Şişman kişilerde yerleşmiş olan yanlış beslenme alışkanlıklarını saptamak ve bunları doğru beslenme alışkanlıkları ile değiştirmek için davranış terapiside bireylere uygulanmalıdır. Ağırlığını kaybeden bireyin de bu kaybı koruması için de korumaya yönelik beslenmenin planlanması uzun süreli beslenme tedavisinin başarısı açısından önemlidir. Popüler diyetlerin temelinde besin öğesindeki dağılımdaki farklar göz önünde bulunmaktadır. Ancak ağırlık kaybının tek başına belirleyicisi bir besin grubu değil, diyetin içerdiği enerji miktarıdır. Popüler diyetlerdeki besinsel yetersizliklerin bireyin sağlığını olumsuz yönde etkileyeceği bir gerçektir. Bu nedenle hızlı ağırlık kaybettirme vaadiyle hazırlanmış bu diyetlerin uzun dönemli etkileri, potansiyel sağlık zararları açısından değerlendirilmeleri için daha çok klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.
Uzm. Dyt. Tuğçe Cumaoğlu