Flor Minerali

Flor

Flor bir zamanlar elzem mineral olarak kabul edilmiş ancak sonra insan büyüme ve gelişmesi için elzem olmadığı belirtilmiştir. Bununla beraber mineralin uygun dozunun diş çürümelerine karşı yararlı olduğu bilinmektedir. Optimal dozunun 0,05-0,07 mg/kg/günde olduğu belirtilmektedir. Vücutta bulunan düzeyi yaklaşık 45 mg/kg kadardır. Mineralin en fazla bulunduğu yer kemik ve dişlerdir. Kemiklerde çoğunlukla ‘hidroksiapatit’ veya bikarbonat iyon’ yapısındadır. Bu yapı dişin mine kısmının sertleşmesi ve kemik mineral matriksinin kalıcılığı için önemlidir. Flor kemik mineralinin kristalleşmesi için çekirdekleşmeyi sağlayarak kemik dansitesini değiştirir. Mineralin geriye kalan kısmı diğer yumuşak dokulara dağılmış halde bulunur.

Vücut için görevleri

Ağız boşluğunda düşük konstrasyonda bulunur ve remineralizasyonu değiştirir. Flor ağıda glikoliz plaklarının oluşumunu önler. Bu plaklar karbonhidratlı besinler tüketildiğinde ağızda asit üreten mikroorganizmalar tarafından oluşturulur. Ön tahribatta çürümeyi kısmen önler. Bu işlemi gelişmekte olan minenin hidroksiapatit kristallerine girip onların çözünürlüğünü değiştirerek yapar.

Gereksinimi ve Toksik etikisi

Minerale olan gereksinmeyi saptamak zordur, çünkü kemiklerde kalışa, alınan düzeyle ilgili değildir. RDA değerlerine göre 19 yaş ve üstü erkeler için  4,0 mg/gün, 19 yaş ve üstü kadınlar için 3,0 mg/gün olarak verilmiş gebe ve emziklilik döneminde ise 3,0 mg/gün gereksinim, 1-3 yaş için 0,7 mg/gün, 4-8 yaş için 1,0 mg/gün, 9-13 yaş kız ve erkekler için 2,0 mg/gün ve 14-18 yaş kız erkekler için 3,0 mg/gün gereksinim vardır. Orta derecede florosiz 0,1 mg/kg/gün mineralin alımında görülür.

Flor Kaynakları

  • Florun en iyi kaynağı bölgedeki yer altı sularıdır. Ancak halk sağlığı açısından bölgedeki sulardaki flor miktarı tayin edilmelidir.
  • Deiyonize su ile hazırlanmış çayda 0,1-4,2 mg/L flor bulunmaktadır.
  • Mineralin en iyi kaynakları içeceklerdir. Deniz ürünleri, balık ve kabuklu deniz hayvanları zengin kaynaklardır.
  • Kurutulmuş deniz ürünlerindeki flor miktarı 290 mg/kg başınadır. Kümes hayvanlarından tavuk ve ürünlerinde 0,6-10,6 mg/kg flor içerir.

İyodin eksikliği hastalığı (IDD) ve florosis en çok birlikte görülen endemik hastalıklardır. Stocks’un 1928’te İngiltere’de yaptığı bir araştırmada iyi su tüketen çocukların guatr ve dental florosizi birlikte sergilediği görülmüştür. Birkaç yıl sonra, 1941’de Wilson yüksek florlu toprağa sahip olan Punjap bölgesinde yaşayan çocuklarda dental florosizin guatr ve kretenzim ile ilişkili olduğunu göstermiştir.

Dental florosiz bozulmuş tiroit hormon metabolizması ile ilişkili bir gelişim bozukluğu hastalığıdır. Flor tiroit bezi fonksiyonları ile ilişkili olan, santral sinir sistemi ve beyin gelişiminde dejeneratif değişikliklere ve çocuklarda gelişim bozukluğu oluşmasına sebep olan etkilere sahiptir.

Flor, iyottan daha negatif yüklü, daha hafif ve reaktif bir iyondur ve flor vücutta iyot ile kolayca yer değiştirebilmektedir. Bu özelliğinden dolayı tiroit bezi fonksiyonlarını etkileyebilmektedir. Tiroit hormonlarının oluşturulması negatif feed-back mekanizması ile regüle olmaktadır. Hipofiz bezi FT3 seviyelerinde düşüşü hissettiğinde pro-hormon niteliğindeki T4’ün salınımını arttırması için daha fazla TSH hormonu salgılar. T3’ün majör sirkülasyonu T4’ün periferal deiyodinasyonundan oluşmaktadır. Deiyodinasyonu katalize eden enzimin adı iyodotronin deiyodenaz’dır ve flor deiyodenazı engellemektedir.

Flor evrensel G-proteini aktivatör ve inhibitörüdür. Florun toksik etkilerinden biri de belli başlı G proteinlerinin stimülasyonu sonucu hücre içine giren aktif tiroid hormonu yolaklarını kapamasıdır Hipofiz bezinden salgılanan TSH flor tarafından baskılanır bu da tiroit bezlerinden tiroit hormonu salınımını azaltır.  Flor tiroit bezindeki TSH reseptörlerine bağlanır ve bundan dolayı TSH hücre içine giremez ve serumda miktarı artar.

Singh ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada, endemik ve endemik olmayan florosiz bölgelerde yaşayan ve dental florosizi olan veya olmayan 8-15 yaş arası çocuklarda serum/idrar florid durumlarını saptamak Serbest T4, Serbest T3 ile TSH hormon seviyelerini karşılaştırmak ve flor alımı ile florosiz durumlarını saptama amacı ile planlanmıştır. Örneklem florlanmış su tüketimi olan Rajasthan’ın endemik florosiz bölgesi Udaipurda yaşayan dental florlosizi (Grup 1A) olan veya olmayan (Grup 1B) 60 kadın ve erkekten oluşturulmuştur. Karşılaştırma için alınan numuneler, çalışmaya katılan çocuklar ile aynı yaş ve sosyo-ekonomik duruma sahip olan, endemik florosiz bölgesinde yaşamayan ve dental florosizi olmayan 10 çocuktan alınmıştır (Grup 2).Bireylerden örnek olarak içme suyu, kan örnekleri ve idrarları toplanmıştır.

FT3 seviyesi küçük farklılıklar ile en yüksek Grup 2’de görülürken FT4 seviyesi en yüksek Grup 1A’de ve en yüksek TSH seviyesi Grup 1B’de bulunmuştur. Tiroid hormonlarındaki dalgalanma en fazla %77 oranında Grup 1A’da görülürken, beklendiği gibi anormal serum flor seviyesi Grup 1A ve 1B’de %97 ile %100 oranında olmuştur. Dental döküntüdeki gecikme Grup 1A’da %57 ile   Grup 1B’den (%50) daha fazla olmuştur. Tüketilen sulardaki flor miktarı arttıkça dişlerdeki döküntü hızının arttığı saptanmıştır. Grup 1A’daki çocukların dental florosiz seviyelerine bakıldığında, en asgari düzeyde yüksek flor alımının oldukça olgunlaşmış bir dental florosiz oluşumu sağladığı görülmüştür.

Grup 1’in ve grup 2’nin değerleri karşılaştırıldığında, grup 1’deki örneklemlerin TSH, suda bulunun flor,  idrarda bulunan flor ve serumda bulunan flor değerleri grup 2’dekilere göre anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur.

Sonuç

Bu çalışmanın sonuçları endemik florosiz bölgelerinde sağlık otoriteleri tarafından suyun, sütün, meyve suyunun ve tuzun florlanarak koruyucu sağlık önlemlerinin alınmasının geçerliliğini sorgulamıştır.

Endemik florosiz bölgelerinde yaşayan dental florosizli çocukların flor alımları ile tiroid hastalığı oluşmasının direk bir ilişkisi olmasa bile bu bireylerde tiroid sorunlarından dolayı birçok sağlık sorunun oluşabilmektedir. Bu nedenle bu bölgelerde bu konuya daha fazla dikkat edilmelidir.

Dyt. Zeki Onbaşı

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir