Özellikle anne-babaların en büyük savaşlarından biri de çocuklarını sağlıklı besin tercihlerine yönlendirebilmektir. Çocukların tat duyuları, çevredeki diğer çocuklardan gördükleri ve çocukları hedef alan enerji yoğunluğu yüksek şekerli ve aşırı yağlı yiyecek ve içecekler ne yazık ki ebeveynlerin mücadelesini güçleştirebilmektedir. Bir çok çocuk günde 5 porsiyon olarak önerilen sebze ve meyve yerine sadece 2 porsiyon tüketiyor. Peki bunu geriye çevirebilir miyiz? Evet, hala umut var!
Yapılan çalışmalara göre çocukların besin tercihleri henüz anne karnındayken bile etkilenebiliyor. Bebeklerin anne karnındayken içinde bulundukları amniyotik sıvı anneden geçebilen kimyasalları da içerir. Bebeklerin tat ve koku alma duyuları henüz gelişmese bile amniyotik sıvı içerisinde bazı maddeleri seçebilirler. Bazı çalışmalar annenin tükettiği besinlerdeki tat ve kokuları bebeklerin rahimdeyken deneyimleyebildiğini gösterirken, bazıları da bu maruziyetlerin bebeklerin ileriki yaşlarında besin tercihlerini etkileyebileceğini öne sürmektedir. O halde buradan yola çıkarak hamilelik süresince annenin yapacağı tercihlerle aslında bebeğini bu besinlere yönlendirebileceği söz konusu olabilmektedir. Bu tercihlerin arasında çeşitli tür ve renkte sebzeler, meyveler ve diğer sağlıklı besinlerin olması çocukların iyi beslenme alışkanlıkları kazanmalarında önemli bir başlangıç olabilir.
Çocukların besin tercihlerini etkileyen bir diğer faktör de ‘tat sensörleri’dir; yani tat alıcı hücrelerimiz. Doğumda ortalama 10,000 tat alıcı varken 8 yaşına gelince bu sayı 3,000 civarına düşmektedir. Ancak toplumun belirli bir kısmı diğer insanların üç katı sayıda tat alıcıyla dünyaya gelmektedir ve bu kişilere ‘süper tat-alıcılar’ denmektedir. Süper tat-alıcılar güçlü olan veya hiç tanımadıkları tat ve kokuları beğenmemeye daha yatkındırlar. İşte bu sebeple bazı çocuklar, yani ‘süper tat-alıcılar’, bir çoğunun kekremsi tadı olduğundan ve kekremsi tat alıcılarımızı uyardıklarından, özellikle sebze yemeyi sevmemektedirler.
Tat alıcıları değiştirebilir miyiz? Tabii ki hayır, ama çocukların yeni besinleri denemelerini ve sevmelerini sağlayabiliriz. Çocukların yeni yiyecekleri kabul etme oranı çevrelerinde bu yiyecekleri keyifle tüketenleri gördüklerinde artar. Bu sebeple anne-babaların örnek beslenme davranışları sergilemeleri ve söylediklerinden ziyade yaptıklarıyla çocuklarını etkilediklerini bilmeleri sağlıklı beslenen çocukların yetişmesi için büyük önem taşımaktadır. Ancak çocukların gördükleri kendi yaş grubundakiler olursa- kendi arkadaşları ve hatta kardeşleri bile- bu etki daha güçlü olur.
Kısaca özetleyecek olursak hamilelik boyunca annelerin yapacağı sağlıklı besin tercihleri bebeklerinin ileriki yaşamındaki beslenme alışkanlıklarını etkileyebilecek ihtimalini taşımaktadır. Ayrıca buradaki en önemli mesajlardan biri de ne söylediğimizin değil, ne yaptığımızın önemli olduğudur. Bu yüzden sağlıklı beslenen çocuklar yetiştirmek istiyorsak, buna önce kendimizle başlamalıyız.
Uzm. Dyt. Eliz ARTER