Beslenme Alışkanlıklarıve Parkinson Hastalığı
Beslenme alışkanlıkları, yaşam süresince sağlığın korunması ve geliştirilmesinde önemli faktörler içerisinde yer almaktadır. Bu nedenle obezite, tip 2 diyabet, kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon ve bazı kanser türlerinin önlenmesinde beslenmeyle ilgili öneriler yapılmaktadır. Beslenme alışkanlıklarında yapılan bazı değişiklikler hem sağlığın korunmasını hem de gelecekte karşılaşılabilecek kronik hastalıkların ortaya çıkış riskinin azalmasını sağlamaktadır. Beslenme alışkanlıkları bu gibi etkilerine ek olarak, mental sağlığın korunması ve beyin yaşlanması üzerinde de etkilidir. Özellikle beslenme ile ilgili faktörlerin parkinson hastalığı gibi nörodejeneratif bozukluklar üzerindeki koruyucu etkisi giderek önem kazanmaktadır.
Parkinson 65 yaş üzeri bireylerin yaklaşık %2’sini etkileyen, en sık rastlanan 2. nörodejenetif hastalıktır. Parkinson hastalığı dopaminerjik sinir hücrelerindeki hasar sonucunda oluşmaktadır. Hücre kayıpları başlamadan dolayısıyla hastalığın semptomları ortaya çıkmadan önce yaşam şekli ile ilgili faktörlerin değiştirilmesi ile hastalığın ortaya çıkış riskinin azalacağı düşünülmektedir. Yaşam şekli ile ilgili faktörlerin başında ise beslenme ile ilgili olan faktörler gelmektedir.
Sağlıklı Vücut Ağırlığına Olmak Gereklidir
Epidemiyolojik çalışmalar aşırı enerji alımı veya yüksek vücut ağırlığı ile parkinson hastalığı riskinin yükseldiğini göstermektedir. Obezite veya aşırı besin alımı nöron kayıplarını arttırmakta ve hastalık riskinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu nedenlerle uygun vücut ağırlığının korunması önerilmektedir.
Hayvansal Kaynaklı Yağların Tüketimi Sınırlanmalıdır
Bazı besin gruplarının parkinson hastalığı riski üzerindeki etkilerini belirlemek için yürütülen bir çalışmada hayvansal yağ içeren besinlerin tüketiminin artması ile parkinson hastalığı riskinin yükseldiği belirlenmiştir. Ayrıca doymuş yağ asitlerinin aşırı tüketimi ve doymamış yağ asitlerinin yetersiz tüketimi sonucu parkinson hastalığı riskinin yükseldiği saptanmıştır. Bitkisel yağlarda bulunan doymamış yağ asileri nöral hücrelerin ve beyin fonksiyonlarının devamını sağlamaktadır. Hayvansal yağ tüketimini sınırlamak (kırmızı et, yağlı peynirler, tereyağ) ve bitkisel yağları (zeytinyağı, ayçiçekyağı…) tüketmek parkinson hastalığından korunmaya yardımcı olmaktadır.Ayrıca balık da doymamış yağ asidi olan omega 3 yağ asitlerini içermesi nedeni ile hastalık riskinden korunmak için önerilmektedir.
Antioksindan Vitaminler ve B Vitaminlerinden Zengin BesinlerTüketilmelidir
Antioksidan vitaminler hücreleri oksidatif hasardan koruma özelliği gösterebilmekte böylece parkinson hastalığı riskini azaltmaktadırlar. Özellikle C vitamini, E vitamini ve A vitamini hücreleri korumaktadır. Homosistein düzeyinin yükselmesi, nörotoksik etkisi nedeni ile parkinson hastalarında dopaminerjik hücrelerin ölümüne neden olmaktadır. Beslenme ile folat, vitamin B12, vitamin B6 alımı homosisteinin yükselmesini engellemekte böylece parkinson hastalığının ortaya çıkma riskini de azalmaktadır. Yapılan çalışmalar B6 vitamini alımının dopamin sentezini arttırarakparkinson hastalığı riskini azalttığını göstermektedir.
Parkinson Hastalığı Sırasında Beslenme
Parkinson hastalığının ortaya çıkmasında beslenme ile ilgili faktörler yer aldığı gibi, hastalığın ilerlemesi ile beslenme ile ilintili sorunlar yaşanmaktadır. Parkinson hastalarında iştahın azalması, tat ve koku duyularındaki değişiklikler, yutma güçlüğü, mide yanması gibi sorunlar beslenme durumunu ve dolayısıyla hastaların günlük yaşamlarını olumsuz etkilemektedir. Bu nedenlerle parkinson hastalarında yetersiz beslenme sonucu vücut ağırlığı azalabilmektedir. Parkinson hastalarında ağırlık kaybının engellenebilmesi için yeterli ve dengeli beslenme planının uygulanması önerilmektedir. Parkinson hastalarında yaşanan bir diğer sorun ise, fiziksel performansın bozulması kendi kendilerine yemek yemelerinin güçleşmesidir.
Yutma güçlüğü durumunda homojen yapıda besinler, kıvamı artırılmış karışımlar (örneğin yoğun kıvamlı çorbalar), yemeye hazır besinler verildiğinde yutma problemi açısından sorunlar azaltılmakta ve hastaların besinleri daha kısa sürede tüketmeleri sağlanmaktadır. Yeterli sıvı alımı ayrıca posa alımı sağlanarak kabızlığın engellenmesi ise beslenme ile ilgili temel hedeflerden bir diğeridir.
Parkinson hastalığının ilerlemesi ile semptomlar daha yaygın görülmekte ve ilacın dozu arttırılmaktadır.İlaç alımının yan etkisi sonucu ağız kuruluğu, bulantı/kusma, iştah kaybı, halsizlik, sinirlilik de hastaların besin alımını olumsuz etkilemekte ve ağırlık kaybını arttırmaktadır. Ayrıca ilaç kullanımı durumunda proteinden zengin besinlerin beslenmedeki miktarı ve öğünler arasındaki dağılımı gözden geçirilmelidir. Proteinlerin uygun dağılımı ile ilacın emilimi ile ilgili sorunların önlenmesi için gereklidir. Bu nedenle gerekli olduğu durumlarda hastalara ve hasta yakınlarına diyetisyen tarafından beslenme eğitimleri verilmelidir.
Dr. Dyt. Seray Kabaran
seraykabaran@hotmail.com